Meşgul İnsanın Otostop Rehberi
Zaman Kazandıran 10 Yaşam Hilesi
--
Bu yazıyı aşağıdaki YouTube videosu için hazırlamıştım. Ama makale olarak da gayet iyi oldu. İster yazıyı okuyabilir ister videoyu seyredebilirsiniz :)
Hiçbir şeye zaman yok. Kitap okumaya zaman yok. Yeni bir dil öğrenmeye zaman yok. Spor yapmaya zaman yok. Şöyle bir doğa yürüyüşü yapmaya zaman yok. Hobilerinizle ilgilenmeye, sevdiklerinizle görüşmeye, eski arkadaşlarınızla bir araya gelip eski günleri yad etmeye hiç zaman yok.
“Daha sonra izle”ye attığınız videoları izlemiyorsunuz, bookmark’ladığınız tweetleri okumuyorsunuz, başladığınız kitapları bitirmiyorsunuz.
Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Hiçbir şeye zaman bulamama modern çağın bize getirdiği yaygın bir problem. Hayatın hızlanmasına, ulaşımın kolaylaşmasına, teknolojinin gelişmesine, robotların ve makinaların bizim yerimize evi süpürmesi, bulaşıkları ve çamaşırları yıkamasına rağmen yine de hayal ettiklerimizin yarısını bile yapıyor değiliz.
Bu, benim uzun yıllardır farkında olduğum ve beni zaman zaman karamsarlığa da sürükleyen bir konu. Belki de bu yüzden en az eforla en çok işi yapmaya çalışıyorum, belki de bu yüzden iş ve yaşam dengesi diye sürekli söyleyip duruyorum.
Zamanı yavaşlatamayız; günleri 24 saatten 25 saate çıkaramayız belki ama ufak hileler yaparak belki de günümüzün büyük bir kısmını verimli hale getirebiliriz.
Bu yazıda sizlere kendi hayatımda zaman zaman uyguladığım ve böylelikle günümü 24 saatmiş değil de daha uzunmuş gibi doldurabildiğim 10 lifehack’ten bahsedeceğim.
Bunlardan ilki ve belki de en etkilisi:
1. Uzaktan Çalışmak
Yaklaşık 10 senelik mesleki kariyerimin hemen hemen yarısını uzaktan çalışarak geçirdim. Bazen freelance işlere, bazen yurtdışındaki bir şirkete evimde kurduğum ufak ofisten zaman ayırdım.
Özellikle kalabalık şehirlerde yaşıyorsanız veya uzaktaki ofisinize gitmek için saatlerce yol kat ediyorsanız, evinizden çalışmaya başlamak size yolda kaybettiğiniz tüm vakti geri verecek.
Peki sadece yolda kaybolan vakti mi? Tabi ki değil!
İş yaşam dengesi üzerine konuştuğum videomda da bahsettiğim gibi iş, aslında, sizin 8 saatinizi almıyor.
İşe gidip gelirken harcadığınız vakit, öğle araları, kalınan mesailer, işe gitmek için yaptığınız ekstra hazırlıklar, mesela kıyafet ütülemek, ne giyeceğinizi seçmek, en rahat çorabı bulmak veya ayakkabınızı boyamak, otobüs biletinizi veya aracınızın deposunu fazladan doldurmak… hep işin sizden götürdüğü vaktin içine dahil.
O yüzden eğer uzaktan çalışma imkanınız varsa yalnızca bunu değerlendirerek her gün 2–3 saat kadar daha gününüzü uzatmanız mümkün.
Evden çalışmanız mümkün değil mi? Olsun, yine de hayatınıza uygulayarak zaman kazanabileceğiniz bir sürü yöntem var.
Mesela: Öğle araları!
2. Öğle Aralarını Değerlendirmek
Öğle araları yemek yemek için varlar ama eğer siz öğle yemeği yemeden de güne devam edebiliyorsanız veya çalışırken bir yandan da bişeyler yiyebileceğiniz bir işiniz varsa, harika!
Çünkü öğle aralarını spor yapmak veya hobilerinizle ilgilenmek için ayırabilirsiniz.
Ben, şimdi evden çalışırken zaten olabildiğince öğle arası yapmadan, masa başında yiyerek toplam mesai süremi 1 saat kısaltıyorum.
Ama Berlin’de ofisten çalışırken de zaman zaman öğle aralarını masa tenisi oynamak veya dışarı çıkıp ofisten 20–25 dk uzağa yürümek ve sonrasında da aynı yolu geri dönmek için kullanıyordum. Böylece o günlük yürüyüş veya sporumu daha günün ortasındayken aradan çıkarmış oluyordum.
Siz de öğle aralarını bisiklet sürmek, yürüyüş veya koşu yapmak, hobi projelerinizle uğraşmak veya sessiz bir yere çekilip bir şeyler yazmak için kullanabilirsiniz.
Aynı anda bir çok şey yapmak çok önemli.
Örneğin bir şeyler yazarken sandviçinizi yiyebilir veya yürüyüş yaparken bir yandan da podcast dinleyebilirsiniz. Yaklaşık 15 dakikalık bölümleriyle benim de co-hostluğunu yaptığım çeyrek saat podcast’i buna çok uygun.
Bu da bizi üçüncü maddemize getiriyor:
3. Aktiviteleri Çakıştırmak
Aynı anda tek bir işe odaklanmak çoğu zaman o işi daha iyi yapmanızı sağlar ama her zaman değil. Bazı aktiviteler aynı anda yapıldığında birbirlerine hiç etkisi olmayabilir hatta birbirlerini güçlendirebilirler de.
Örneğin ben bir kaç hafta yürüyüş bandında yürürken aynı zamanda kitap okudum ve nerdeyse 2 kitap bitirdim. Siz de yürüyüş bandındayken biriktirdiğiniz izlemeleri, dinlemeleri ve okumaları yapabilirsiniz.
Bende öyle bir etki oldu ki yürüyüş bandına çıkınca aklıma kitap okumak geliyor, kitabın devamını okumak istediğimde de hazırlanıp banda çıkıyordum.
Buna habit stacking deniyor fakat bu, bu yazının konusu değil.
Aktivite çakıştırma konusunda, işi benim yaptığım gibi biraz daha ileri götürüp bisiklet sürerken toplantılar yapabilirsiniz 😄
Şaka yapmıyorum, geçtiğimiz yaz, benimle tanışmak isteyen hemen herkesle yarımşar saatlik video görüşmeler yapıyordum ve buna haftada en az 2–3 saatimi harcıyordum. Ee tabi bisiklet sürmeye de haftada saatlerim gidiyordu.
Vakitten kazanmak için, sakin bir parktaki dairesel bir pistte bisiklet sürerken video görüşmeler yapmaya başladım. Bir gorilla pod’u bisikletin kadrosuna yüzümü görecek şekilde sabitledim ve güvenli bir hızda sürdüm.
Siz de düşünüp aynı anda yapabileceğiniz aktiviteler bulabilirsiniz.
Neyse nereden gelmiştik bu konuya, öğle araları öğle yemekleri…
4. Pratik ve Sağlıklı Yemekler
Yemeklerle ilgili de zaman kazandıracak bir kaç yöntemim var. En favori lifehackim kavrulmuş kıyma.
Şöyle bir yarım kilo kadar kıymayı kavurup 3–5 gün dolapta saklayabilirsiniz ve kıymalı yumurta, kıymalı hazır noodle, kıymalı kaşarlı sıcak veya soğuk sandviçlerde kullanabilirsiniz.
Bu yemekler ortalama 5 dakikada hazırlayabileceğiniz yüksek proteinli, lezzetli ve doyurucu yemekler. İleride bunlarla ilgili de bir video yapmam lazım sanırım.
Bu hızlı yemeklerle özellikle gündüz öğünümü olabildiğince çabuk hazırlayıp çokça zaman kazanıyorum ve size de tavsiye ederim.
Bir sonraki maddemiz:
5. Online Alışveriş
Kitlemin genç insanlar olduğunu düşünürsek bunu bilmemeniz imkansız ama düşününce en çok vakit kazandıran yaşam hilelerinden birisi de bu o yüzden bu videoda bahsetmesem olmazdı.
Biz, uzun bir süredir market alışverişimizi internet üzerinden yapıyoruz ve inanılmaz mutluyuz. Eskiden nasıl saatlerimizi market reyonlarında, kasa sıralarında bekleyerek geçiriyormuşuz aklım almıyor.
Tabi ki internet alışverişi hala her şey için mantıklı değil ve ben mesela ayakkabı, kıyafet gibi şeyleri hala denemeden alamıyorum ama yapabildiğim her şey için internetten alışveriş yapıyorum.
Ya da dürüst olmak gerekirse eşim yapıyor 😅
Bu da bizi bir sonraki maddemize getiriyor:
6. İşlerinizi Delege Edin
Her işi siz yapmak zorunda değilsiniz, bazı işleri delege edebilirsiniz. Hem iş hayatınızda, hem aile hayatınızda. Karşılıklı olarak anlaştığınız sürece belki de sizin yapmaktan hoşlanmadığınız veya çok uzun vaktinizi alan bir iş bir başkasının hem zevkle yaptığı hem de vakit kaybı olarak görmediği bir iş olabilir.
Alışverişleri internetten yapmaya başladıktan sonra artık eşime bu konuda yardım etmeme gerek kalmadı ve o keyifle indirim takip edip market alışverişini oturduğu yerden yaparken, ben de bu videoyu hazırlayacak vakti kazandım.
Siz de düşünürseniz belki bu gibi fırsatlar bulup hayatınızdan bir takım işleri tamamen çıkarabilirsiniz. Mesela internet dijital asistanlarla dolu, uygun ücretler karşılığı sürekli yapmanız gereken işleri ücreti başkalarına yaptırabilirsiniz.
Ama bazı işler vardır ki onları mutlaka sizin yapmanız gerekir ve hiç istemeseniz de size angarya gibi gelen bazı işleri oflaya puflaya yaparsınız.
Bu da bizi bir sonraki maddemize getiriyor:
7. Can Sıkıcı İşleri Önce Yapın
Meşhur bir söz var Mark Twain’e izafe edilen, beki duymuşsunuzdur
If it’s your job to eat a frog, it’s best to do it first thing in the morning. And If it’s your job to eat two frogs, it’s best to eat the biggest one first.
Güne yapılacak en kötü işle başlamanızı tavsiye eden bu sözün haklılık payı var. Geçtiğimiz videolarda da söylediğim gibi benim işimle ilgili en sevmediğim iş kağıt, kürek ve muhasebe işleri.
Ve bu işi eğer ertelersem veya bir an önce yapmazsam, ayak sürüyerek yaptığım için normalde alması gerekenden çok daha fazla vakit alıyor.
Hem zihnimi meşgul edip verimimi düşürüyor, hem de gün boyu canımı sıkıp rahatsız ediyor. O yüzden böyle angarya işleriniz olduğunda kendinize bir zaman sınırı belirleyin. Ve o zaman aralığında yapabileceğiniz en iyi işi ortaya koymaya çalışın. Buna özellikle iş dünyasında time-boxing de denir ve gerçekten işlerin zamanında çıkmasını sağlar.
İşlerin önceliğini ve sırasını değiştirmek o işlerin toplam vaktini etkileyebilir.
Bununla ilgili benim de sıklıkla yaptığım bir taktik de:
8. Sıkılınca İş Değiştirmek
Mesela, kod yazmaktan sıkılırsam, backlog’daki task’ları düzenlemek veya günlük işimden sıkılırsam video kurgulamaya başlamak. Böyle ufak molalar verip o sırada üzerinde çalışmak isteyeceğiniz başka işlerle uğraşmak hem sizi dinlendirip veriminizi artırır, hem de az zamana çok iş sığdırmanızı sağlar.
Çok sık yapılan iş değişikliklerine context switch denir ve bu sizi yavaşlatır. Ama doğru aralıklarla yaptığınız context switch’ler yani bağlam değişiklikleri zihninizi dinlendirip sizi daha üretken hale getirir.
Neyse bu konu sıktıysa size eğlenceli bir lifehack’ten bahsedeyim:
9. Gardrobunuzu Yönetmek
Gardrobunuzu yönetmek. Ben bunu da bir iki senedir keyifle yapıyorum. Kendime arada bir yeni bir tarz belirliyorum ve bir çok durumda çalışacak bir kombin yapıyorum.
Mesela LC Waikiki’de bulduğum siyah bir eşofman altı var. Bu eşofman, kışın pijama olarak da kullanılabiliyor, yürüyüşte bisiklette spor eşofmanı olarak da, doğru kombinlendiğinde günlük dış veya iç kıyafet olarak da. O yüzden bu eşofmandan ona yakın aldım. Ve çok nadir durumlar haricinde hep bunu giyiyorum.
Pantolonumun rengi ve tarzı belli olduğuna göre bunun üzerine gidebilecek olan mevsimine göre tişört veya hoodie’leri de belirliyorum. Genelde birbirine yakın renkler ve tarzlarda alıyorum bunları.
Sonrasında birbirinin tamamen aynısı üçlü beşli olarak satılan çoraplar var onlardan da alınca, artık neredeyse hiç düşünmeme gerek kalmadan giyinebiliyorum. Çoraplar aynı olduğu için eşlemesi ve katlaması da zaman kazandırıyor ama asıl vakit kazancı; bugün ne giysem problemini, hangi hoodie’yi veya hangi tişörtü giysem problemine indirgemiş oluyorsunuz.
Ve biliyorsunuz ki kötü kombin yapma imkanınız yok çünkü tüm gardrobunuzu sizin tarzınıza uyacak şekilde önceden planladınız zaten.
İşi ileri götürüp Mark Zuckerberg gibi aynı tişörtten düzinelerce alma seviyesine de çıkarabilirsiniz ama o kadar ileri gitmeden bile gardrop planlayarak çok ciddi vakitler kazanabilir, dışarı çıkarken 2 dakikada hazır olabilirsiniz.
Gelelim bir sonraki maddemize:
10. Hayır Demek
Her şeye evet demek sizi istemediğiniz sosyal etkinliklerin içerisine sokup hem canınızı sıkar hem de size vakit kaybettirir. Çeyrek Saat’in bir bölümünde genel olarak hayır demenin kariyeriniz için ne kadar önemli olabileceğinden bahsetmiştim.
Şimdi hayır demek hakkında o kadar detaylı ve geniş anlamda konuşmayacağım ama en azından katılmak istemediğiniz toplantılara, buluşmalara, faaliyetlere hayır diyerek; yapmak istemediğiniz sorumluluklara ve angaryalara hayır diyerek ne kadar çok zaman kazanabileceğinizi söylemeden de bu videoyu bitirmek istemedim.
Çeyrek saatin bahsettiğim bölümünün linkini burada bulabilirsiniz.
Yazımı bitirmeden önce son ama belki de en önemli maddelerden birinden bahsedeceğim:
Bonus: Boşlukları Doldurmak
Bunu anlamak için şu meşhur hikayeyi hızlıca hatırlayalım. Bir okulda öğretmen, sınıfa cam bir kavanoz, iri taşlar, biraz kum ve biraz su getirerek önce taşları yerleştirir. Kavanoz doldu mu sorusuna öğrenciler evet cevabı verince hoca hayır der ve önce kumu sonra da suyu kavanoza iyice yerleştirir.
Bu hikayedeki metafor üzerinden gidersek, zamanımız çok dolu gibi görünürken bile aslında hayatımıza sığdırabileceğimiz ufak şeyler olduğunu ve aslında ilk bakışta fark edemesek de bir çok şeyi aynı anda hayatımıza sığdırabileceğimizi fark ederiz.
Aslında biz farkında olmasak da çok yoğun hayatımıza, kavanoza dolan kum ve su misali doldurduğumuz şeyler var. Mesela telefonumuzun bildirimlerini kontrol etmek, Twitter scroll’lamak, Whatsapp, Telegram gruplarındaki mesajlara göz atmak, favori haber sitemize şöyle bi göz gezdirmek…
Bu gibi şeyler kendi başlarına belki bir kaç dakikamızı alsalar da, bütüne baktığımızda çok ciddi vaktimizi alıyor. Bu alışkanlıklarımızın yerine koyabileceğimiz daha güzel alışkanlıklar olabilir mi peki?
Bir kaç sene önce her boş vaktimde Twitter’ı kontrol ettiğimi fark edip şöyle bir şey denedim. Telefonumdaki Twitter ikonunun yerine, yine mavi tonlarında olan Play Books uygulamasını yerleştirdim.
Ve elim her Twitter’a gittiğinde onun yerine Play Books’u açıp okuduğum e kitaptan bir kaç sayfa okudum.
Bir yerden sonra her boş vakitte Twitter’ı kontrol etme alışkanlığımın yerine her boş vakitte bir kaç sayfa kitap okuma alışkanlığı koydum ve bu şekilde bir hafta içerisinde bir iki tane e-kitap bitirdim.
Siz de alışkanlıklarınızı gözlemleyip, vaktinizi nasıl ve nerede harcadığınızı iyice anlarsanız inanıyorum ki hayatınızda optimize edilecek noktalar bulup, yeni bir proje, hobi veya etkinlik için vakit oluşturabilirsiniz.
Ama oluşturamasanız da dert değil, biliyorsunuz ki hayatın bir hızı var ve bazen o hıza uyup frene basmak ve hayatı ağır ağır yaşamak sizin için en iyisi olabilir.
Hayatın hızı ile ilgili çektiğim vlog’la devam etmek isterseniz şu videoyu izleyebilirsiniz:
Zaten izlediyseniz bir sonraki yazıda / videoda görüşmek üzere, hoşçakalın! 👋